28 Ocak 2012 Cumartesi

Nereye?

Sorusuna verilebilecek en karizmatık cevap "öndeki aracı takip et" olmalı. Amerikan aksiyon filmlerinden fırlama bu replik son dönemde maalesef o kadar çok kullanıldı ki artık o karizmasından eser kalmadı.. Neyse, karla kışla boğuştuğumuz şu 'hassas' dönemde valiliğin yapmış olduğu "evden çıkmayın" açıklamasını dikkate alarak bi yere kıpırdamadık. Gerçi ben bi ara ekmek, sigara almaya çıktım ama özür dilerim sayın valim. Ev ahalisi bu duruma alışık olmadığı için fikir ayrılığı yaşadığımız her teyzedeki "oğlum beynini yıkamışlar senin" tedirginliği oluştu bizimkilerde. Valilik dedim, kriz aşıldı. Çay koymak için 2. bi komut beklemeyerek anarşist ruhumuzun hala ölmediğini gösterdiğim dakikalara girdiğimde, annem, eltim, kaynatam çoktan masayı hazırlamışlar beni bekliyordu. Kareli terliklerin verdiği özgüvenle salona girdim. Bu arada farkettim ki gün içinde evin hangi kısmına gidersem gideyim kupayı hiç bırakmamışım. Tv'de "we are the champions" çalıyordu. İstifimi bozmadan masaya oturdum. Haber bültenleri başbakan ile başladı, kar felç etti ile devam etti, komik videolarla sonlandı..

Baş ağrım geçmeyeli 3 saatten biraz az olmuştu ki kupayı bıraktım. Sade bir törenle eltimin uzattığı tencereyi mutfağa götürürken raftaki bana yakın kitabın 112. sayfasının 3. cümlesi geldi aklıma. Neden böyle gereksiz bi şey aklıma gelir ki diye düşünürken kapının ziliyle irkildim. Gelen komşumuz Ebabil teyzeydi. Tüm ihtişamıyla kaşlarını çatmış evde tuz kalmadığını söylüyor, ergen oğlanın vurdumduymazlığından yakınıyordu. Sözünü balla keserek limonu uzattım. Periyodik olarak bilgisayara bakıp evin içindeki macerama devam ediyordum..

                                    The Radio Dept. - Heaven's On Fire



                                                Submarine (2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder