22 Ocak 2012 Pazar

90'lar

Malumunuz bu geceyi 90'lar gecesi ilan ettik. Kim etti niye etti bi bilgimiz yok. Kıllanmıyor da değiliz. Hafızamız ve bilgimiz yettiğince 90'lara değinicez umarım.

90'lar deyince benim aklıma o enterasan giyim tarzı geliyo öncelikle. Göğüs hizasındaki dar paçalı, şekilsiz ve genellikle açık renk kot pantolonlar, salaş ve garip desenli kazaklar, doğada bulunmayan renklerin olması şart koşulmuş, yine bol kesim gömlekler.. Moda o şekildeydi n'apalım bi bahane değildir. 90'ların iğrenç giyim zevkini bu şekilde ört bas edemezsiniz.

Misafirlik ilişkileri diye bi şey vardı bi kere. "Annemler size misafirliğe gelecek.." cümlesinin çıkış dönemleri.. Koşullanmış gibi her akşam birileri ötekinin evinde olur çaylar demlenir televizyon izlenir, başta diziler olmak üzere, spor ve siyaset üzerine hararetli konuşmalar yapılırdı. Pazar günleri anlamını yitirmemişti. En az 3 aile pinkiğe gidecek kuralı 70'lerden yadigardı. Cümbür cemaat toplanılır, top, hamak, karpuz, rakı, mangal kapılıp yola çıkılırdı.

Barbie bebeklerin, Spice Girls'ün, Çılgın Bediş'in, Bizimkiler'in, futbolcu kartlarının, yakartopun, ip atlamanın, tuzlu çekirdeğin, kontra bisikletin, parlament gece sinemasının, çarkıfelek'in hayatımızda kocaman yere sahip olduğu dönemlerdi 90'lar.

Reha Muhtar'ın henüz fularının olmadığı ve otorite sayılmadığı, İsmail YK'nın Yurtseven Kardeşlerden ayrılmadığı, Rıdvan Dilmen'in gol olur demediği bizzat golü attığı dönemlerden bahsediyoruz. Grup Vitamin ve İzel-Çelik-Ercan travmasının, Amerikan özentiliğinin tavan yaptığı dönemlerdi 90'lar. Hele bir Süheyl-Behzat kardeşler vardı ki yazmaya korkuyorum onları..

Sinema'nın en iyi örneklerinin sunulduğu yıllardı. Özellikle 1994.. Neler çıkmadı ki? The Shawshank Redemption, Pulp Fiction, Forrest Gump, Leon, The Lion King, Ed Wood.. Sayısız başarılar elde eden yapımlardı.. Sadece filmler değil dizilere baktığımız zaman yine 94 yapımı Friends var ki sanırım yeterlidir. Türk tvlerinde ise hatırladığım kadarıyla Full House, The Sopranos gibi gayet iddialı yapımlar vardı. Tabi iddiasız Alf'i de unutmamak gerekir. Kaşları arasında bi koloni yaşardı Alf'in. Öyle yaratıktı.

Gelelim müziğe, şahsi görüşüm 90'ların grunge etkisi altında geçtiğidir. Nirvana doğrudan 90'ları esir aldığı için değil. Aynı zamanda Pearl Jam, Soundgarden, Alice In Chains gibi yetenekli gruplar çıkardığı için de.. Nevermind albümü ve onun efsane kapağı, Ten albümü ve Jeremy'nin haylazlığı günümüzde hâlâ ayıla bayıla dinlenmekte. Genç kızların %70'inin odasını süsleyen Kurt Cobain posterleri ve yine yüzdenin geri kalanının Spice Girls, Ricky Martin'den oluşması pop ve grunge'ın dönemde etkili olduğunun en büyük kanıtlarıydı.

Macaroni dansıyla kaç erkek doğum günlerinde heba edilmedi ki? Dansa davet oynarken kaç hemcinsim küçük düşürülmedi ki? Hak ettik mi? Evet. Çünkü Doğan SLX ile Mustafa Sandal, Müslüm Gürses dinleyen gençler sokaklarda dehşet saçıyordu ve cinsimizin cezalandırılması gerekliydi. Tüm bunların yanı sıra güzel işler de yapabiliyoduk nadiren de olsa. Cemali ve Duymak İstiyorum, Fatih Erdemci ve Ben Ölmeden Önce gibi, Ünlü gibi, Yavuz Çetin gibi sağlam efsanelerimiz de mevcuttu.

Kaçırdığımız, atladığımız, unuttuğumuz bi şey varsa affola.. 90'ları özlüyor, 20 yıl sonra bugünleri tartışmak, konuşmak üzere sağlıcakla kalmanızı temenni ediyoruz..

Tansu Çiller.


                                      Nirvana - Smells Like Teen Spirit


                                              Pulp Fiction (1994)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder