Brit ödülleri yaklaşırken, ödül tarihin en sansasyonel olaylarından birini yazmamak olmazdı..
Aslında iki dost grup veya düşman kardeşler demeliyiz onlar için. Blur'dan Damon ve Oasis'den Liam dude ve bro olarak takılıyordu, ta ki İngiliz medyası devreye girene kadar. O andan itibaren Ada'nın en popüler kapışmalarından biri gerçekleşecekti. Bi tarafta okullu, soylu Londralılar; Blur diğer tarafta ise Manchester'ın asi alaylıları; Oasis.. Britpop altın çağını yaşıyordu. Fakat bu yeni türün adamlarının uslu durmaya pek niyeti yoktu..
Her şey 95' Ağustos'unda Blur'un Country House single'ını Oasis'in Roll With It'i ile aynı gün piyasaya sürmesiyle başladı. O andan itibaren medyanında inanılmaz gayretiyle 'kankaların' arası açıldı ve birbirinden ağır sözler telaffuz edildi. Gerginlik bitti denildiği an tekrar başlıyor Noel Londra tarafına "zevksiz, orta sınıf serserileri" diyor karşı cepheden ise "Cahiller ordusu." şeklinde tepki alıyordu.
Daha önce de bahsettiğimiz yaramaz çocuk Liam olayları yatıştırmaya çalışsa da bu kez abi Noel rahat durmuyor gerginliği tırmandırıyordu.. "Umarım Blur üyeleri HIV kapar" şeklindeki açıklamasıyla Noel olaya level atlatmıştı.. 1995 yılında Blur Parklife'ı piyasaya sürmüş ve Brit Awards'da 4 ana ödülü kaptığında sahnede Oasis'e teşekkür ederek saygılarını iletiyordu.. Bu inceliğin üzerine tam da olay kapandı derken 1996'da Londra ve Manchester tekrar Brit ödüllerinde karşı karşıya geliyordu...
Bi tarafta Blur'un The Great Escape'i diğer tarafta ise Oasis'in ve aynı zamanda tarihin en iyi albümlerinden biri olan What's the Story Morning Glory'si yarışıyordu. Bu kez Manchester rövanşı 3 ana dalda ödülü kaparak aldığında sahnede müzik tarihinin en ilginç ayarlarından biri verilecekti.. Best Album açıklandığında sahneye çıkan Oasis üyelerinin kafaları bi hayli kıyaktı. Mikrofona yapışan Liam bi kaç klişe tekrarladıktan sonra Blur'un Parklife'ını birazcık değiştirerek diğer grup üyeleriyle söylemeye başladı:
All the people
So many people
They all go hand in hand
Hand in hand through their shitlife..
Ardından sahnenin önüne gelerek Brit heykelciğiyle seyircelere sırtı dönük şekilde eğilerek ilginç hareketlerde bulundu ki onu ben anlatmayayım siz izleyin;
Evet, olayın bi galibi yoktu. İki grupta henüz genç ve bol miktarda uyuşturucu tükettiğinden çok fazla şaşılmaması gereken tavır ve hareketlerde bulundular. Olayın galibi medya oldu. Yüksek tirajlar elde edildi, malzeme nasıl olsa geliyordu..
Her iki grupta didişir dururken Pulp aradan sıyrılmayı başarıp güzel işlerin altına imza attı. Dedik ya Britpop en değerli günlerindeydi. Aslına bakarsınız misyonunu tamamlamış, Grunge'ı da bitirmişti..
Blur ve Oasis'in tarzı britpop olsa da nedense bi grup insan aksini iddia etmekte. Onlardan biride benim. Tarzları benzetebilseydim belki bi karşılaştırma yapardım ama mevcut koşullar altında bunu doğru bulmuyorum. Lâkin iki grup içinden Manchester'lı olanı kulağıma daha fazla hitap etmekte, bunu ayrıca belirtmem gerek..
Blur ise deneysel çalıştığı için saygı duyulası, el üstünde tutulası bi grup. Fifa serisindeki Song 2 nasıl unutulur ki en basitinden? Hemen hemen tüm albümleri de başarılıdır fakat sonuç olarak taraflı tarafsız herkesin kabuludur ki efsane Oasis olmuştur.. Bunda İngiltere ve Amerika'nın yeni Beatles arayışının da çok fazla etkili olduğu inkar edilemez. Velhasıl, onlar Manchester'lıydı, sert çocuklardı, şehrin altın çağının en önemli ürünüydü ve esasında Londra'lılar hiç sevilmezdi..
Dönüp baktığımız zaman günümüze gelindiğinde Blur dağılmış, Damon Gorillaz'ı kurmuş, Oasis dağılmış, Liam Beady Eye'ı, Noel ise kendi adını taşıyan bi grup kurarak yoluna devam etmiş.. Bizim payımıza ise güzel şarkılar ve birazda hayal kırıklığı düşmüş.
90'ların British sound'una saygı ve özlemle..
Blur - Girls & Boys
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder