10 Mart 2013 Pazar

The Perks of Being a Wallflower

Buna blogda yer vermeseydim çatlardım, baya geç de olsa.. Son dönemde beni en çok etkileyen sanatsal yapıtı paylaşmak istiyorum. Hâlâ farkında olmayan insanlar olabilir, izlemeli.

Şüphesiz ki yılın en iyi bağımsızıydı. Charlie karakterinin ergenlik dönemlerine denk gelen travmatik olaylar neticesinde yaşadığı duygusal hezeyanlar, kimlik arayışı içine girmesi, derin arkadaşlık olgusu, çılgın partiler gibi alışılagelmiş başlıklarla klasik teenage filmi gibi görünüp, bittiğinde göğsünüze ağır bi darbe indiren bu başyapıtı daha da güzelleştiren şey başarılı soundtrackleriydi. Bunlardan en önemlisi Bowie'nin Berlin yıllarında utanç duvarına yaslanmış, silahlar altında öpüşen çifte yazdığıydı.

Patrick: İlk ilişkin nasıl gidiyor?
Charlie: Çok kötü birimizin kanserden öleceğini bu yüzden ondan ayrılmamam gerektiğini kurgulayıp duruyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder